ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

NİSA

115

/

116

وَمَن يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِن بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءتْ مَصِيراً {115}

 

 إِنَّ اللّهَ لاَ يَغْفِرُ أَن يُشْرَكَ بِهِ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذَلِكَ لِمَن يَشَاءُ وَمَن يُشْرِكْ بِاللّهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلاَلاً بَعِيداً {116}

 

115. Kim kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra Peygambere karşı gelir ve mü'minlerin yolundan başkasına uyup giderse, onu döndüğü o yolda bırakır ve cehenneme atarız. O ne kötü bir dönüş yeridir!

116. Şüphesiz Allah, kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını ise dileyeceğine mağfiret eder. Kim Allah'a ortak koşarsa, muhakkak ki uzak bir sapıklıkla sapmıştır.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

 

1- Ayetlerin Nüzul Sebebi ve Anlamı:

2- Kafir ve Müşrikten Başka Kimse Cehennem'de Kalmaz:

 

1- Ayetlerin Nüzul Sebebi ve Anlamı:

 

İlim adamları derler ki: Bu iki ayet-i kerime, hırsızlık yapan İbn Ubeyrak hakkında nazil olmuştur. Peygamber (s.a.v.), hakkında elinin kesilmesi hükmünü verince, o da Mekkeye kaçıp irtidat etti, bu buyruklar bunun üzerine nazil oldu. Said b. Cübeyr dedi ki: Mekke'ye varınca, yine Mekke'de bir evin duvarını oydu. Müşrikler onu yakalayıp öldürdüler. Bunun üzerine Allah:

 

"Şüphesiz Allah, kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez ... muhakkakki uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır" buyruğunu indirdi.

 

ed-Dahhak da der ki: Kureyşlilerden bir topluluk Medine'ye gelip müslüman oldular. Daha sonra da irtidat ederek Mekkeye geri döndüler. Bunun üzerine şu: "Kim ... Peygambere karşı gelir" ayeti nazil oldu. Ayet-i kerimedeki "Karşı gelip" kelimesinin mastarı olan (...): Düşmanlık yapmak anlamındadır. Ayet-i kerime her ne kadar zırhı çalan veya bir başkası hakkında nazil olmuş ise de, müslümanların yoluna muhalefet eden herkes hakkında umumidir. "Doğru yol (el-Hüda)" ise, doğruluk ve apaçıklık anlamındadır. Buna dair açıklamalar daha önceden (Bakara, 2) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Onu döndüğü o yolda bırakır ... " buyruğunun irtidat eden kimseler hakkında nazil olduğu söylenmiştir. Biz onu kendisine ibadet ettiği şeyle başbaşa bırakırız, anlamında olur. Bu açıklama Mücahid'den nakledilmiştir. Yani, Biz onu faydası olmayan zarar da veremeyen putlarla başbaşa bırakırız. Mukatil de böyle demiştir. el-Kelbi ise der ki: Yüce Allah'ın: "Onu döndüğü o yolda bırakırız" buyruğu İbn Ubeyrak hakkında nazil olmuştur. Onun durumu ortaya çıkıp, hırsızlık yaptığı anlaşılıp Mekke'ye kaçıp irtidat edince, Mekke'de Haccac b. İlat diye anılan bir adamın da duvarını delince, duvar düştü ve bu haliyle bulununcaya kadar açtığı oyukım içerisinde kaldı. Sonra onu Mekke'den dışarıya çıkardılar. O da Şam'a gitti. Şam'da da yolcu kafilesinin bir takım mallarını çalmaya kalkıştı. Onu taşa tutup öldürdüler. Bunun üzerine: "Onu döndüğü o yolda bırakır ve cehenneme atarız. O ne kötü bir dönüş yeridir" ayet-i kerimesi nazil oldu.

 

Asım, Hamza ve Ebu Amr! "Onu bırakırız" buyruğu ile "Onu atarız" kelimelerini, "he" harflerini sakin olarak okumuşlardır. Diğerleri ise, bu "he" harfini esreli olarak okumuşlardır.

 

Bu iki okuyuş da iki ayrı lügat (söyleyiş) dir.

 

2- Kafir ve Müşrikten Başka Kimse Cehennem'de Kalmaz:

 

İlim adamları Yüce Allah'ın: "Kim ... Peygambere karşı gelirse" buyruğunda, icmaı kabul eden görüşün doğruluğuna delil vardır. Yüce Allah'ın: "Şüphesiz Allah, kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez" buyruğunda ise, Haricilerin görüşleri reddedilmektedir. Çünkü: Hariciler, büyük günah işleyen kimsenin kafir olduğunu iddia ederler. Bu kabilden açıklamalar daha önceden geçmiş bulunmaktadır. Tirmizi, Ali b. Ebi Talib (r.a.)'ın şöyle dediğini rivayet etmektedir: Kur'an-ı Kerim'de şu: "Şüphesiz Allah, kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını ise dileyeceğine mağfiret eder" ayetinden daha çok sevdiğim bir ayet yoktur. Tirmizi der ki: Bu garip bir hadistir.

 

İbn Furek der ki : Bizim mezheb alimlerimiz, kafirden başkasının cehennemde ebediyyen kalmayacağını icma ile kabul etmişlerdir. Kıble ehlinden fasık kimse ise tevbe etmeksizin ölecek olursa, şayet cehennemde azap edilirse mutlaka Resulün şefaati ile veya daha sonra Yüce Allah'ın rahmetiyle oradan çıkacaktır. ed-Dahhak da der ki: Bedevilerden yaşlı bir kimse Rasuluilah (s.a.v.)'a gelip şöyle dedi: Ey Allah'ın Resulü, ben büyük küçük günahlara batmış bir yaşlıyım. Şu kadar var ki, O'nu tanıyıp kendisine iman ettiğimden beri Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadım. Allah nezdindeki durumum ne olacak? Bunun üzerine Yüce Allah: "Şüphesiz Allah kendisine eş koşulmasını mağfiret etmez. Ondan başkasını ise dileyeceğine mağfiret eder" ayetini indirdi.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Nisa 117

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR